DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2056300-1,02%
Kayseri
26°

KAPALI

04:27

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜNÜN 103. YILI

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜNÜN 103. YILI
3

BEĞENDİM

ABONE OL

Bundan 103 yıl önce, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen milli marşımız, Türk milleti için çok önemli bir tarihtir. Bağımsız her milletin bir millî marşı vardır. Milli marş, mensup olduğu milletin değerlerini ve istiklâlini simgeler.
Bugün bireyselleşen dünyamızda, çocuklarımıza bu ruhu verilebiliyor muyuz? Sorusunu sormalıyız. Hele, hele okullarımızda yüzeysel olarak Mehmet Akif ERSOY İstiklal Marşı’nın yazarı deyip geçilmemelidir. Çocuklarımıza bu ruhu aşılamak için tüm öğretmenlerimize, anne ve babalara çok büyük görevler düşmektedir. İstiklâl Marşı’nı sadece okuyup ezberlemek değil; “milli mutabakat metnimiz”in mânâ ve ruhunu anlayıp hissetmek ve yaşatmaktır.

12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanan meclis oturumunda, ön elemeden geçen yedi şiir tartışıldı. Âkif’in yazdığı şiir, meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla, Milli Marşımız olarak kabul edildi.
İstiklal Marşı milletimizin namusunu, inancını, vatanını, tarihini, kültürünü; kısacası varlığını koruma yolundaki azmini, ümidini ve kararlılığını bütün dünyaya haykıran kahramanca bir şahlanışın söze dökülmüş şeklidir.
İstiklal Marşımız, Türk milletinin onurlu mücadelesinin, istiklal sevgisi ile dopdolu bir şairin dizelerinde hayat bulmuş halidir. “Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek” dizeleri ile zaten bu ümidi ve milletine karşı sahip olduğu güveni açıklığa kavuşturmaktadır. İstiklal Marşı’nın her dizesinde büyük anlamlar yüklüdür. Bize nereden gelip nereye gittiğimizi, asla unutmamamız gereken değerleri anlatır.
Milletimizin yaşadığı en buhranlı dönemde, ’Korkma’ diye başlayan İstiklal Marşımız, kahraman ordumuza ve aziz milletimize umut aşılamış, milli mücadele ruhunun canlanmasına vesile olmuştur.
Bu duygu ve düşüncelerle; başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’u ve Milli Mücadelemizin Şanlı Kahramanlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor; Şanlı Bayrağımızın göklerden, İstiklal Marşımızın yüreklerden eksik olmamasını diliyorum.
Yazımı Mehmet Akif’in şu sözleriyle tamamlamak istiyorum.
“Türk gençliği, unutma! İstiklal Marşı korkma diye başlar!
O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!
M. Akif Ersoy

Eğitimci- Yazar Kubilay GÜNAL

Devamını Oku

DİNLENME ZAMANI

DİNLENME ZAMANI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2023-2024 Eğitim Öğretim Yılının birinci dönemini geride bırakmanın heyecanını yaşayan öğrenci, öğretmen ve velilerimizin güzel bir yarıyıl tatili geçirmelerini temenni ederek başlamak istiyorum yazıma…
Bir nehrin akışını durdurmanın mümkün olmadığı gibi zamanı durdurmanın da mümkün olmadığını yaşıyor ve biliyoruz. İşte zamanın su gibi akıp gideceği on beş günlük bir sürece millet olarak girmiş bulunuyoruz. Bu süreç tüm toplumu bir şekilde etkileyecektir. Bu on beş günlük süreçte velilerimize çok büyük ve önemli görevler düşmektedir.
Çocuklarınızla vakit geçirmek onlara verebileceğiniz en değerli hediyedir. Çocuğunuza zaman ayırmak, birlikte etkinlikler gerçekleştirmek, hem çocuğunuzla olan ilişkinizi kuvvetlendirecek hem de onun sosyal, duygusal gelişimini geliştirecektir. Bu arada, çocukların olumsuz davranış ve huylar geliştirdiği en önemli dönemlerin hastalık ya da tatil süreçleri olduğu unutulmamalıdır. Tatili bir tazelenme, dinlenme, kendine güven kazanma, değerli olduğunu hissetme süreci olarak görmek gerekir.
Tatil demek istenilen her şeyi serbestçe yapabilme süreci olarak görülmemelidir. Tatilin her dakikasını değerlendirebilmek için güzel ve heyecan verici planlamaların öğrenci ile birlikte yapılması önemlidir. Pasif ve hazırcı eğlenceler yerine doğada gezmek, müze, tiyatro veya değişik etkinliklere katılma gibi planlamalar yapılmalı. Bu tür etkinliklere katılmak öğrencinin hem ufkunu geliştirecek hem de ders dışı öğrenme ve merak etme dürtülerini uyandıracaktır.
Ev içerisinde de çocuklarla sorumlulukların paylaşılması gerekir. Yaşına ve konuma uygun görevlerin verilmesi çocuğun kendine güvenini artıracak hem de el becerilerini geliştirecektir. Aile üyelerinin bir arada zaman geçirmesi konusunda herkesin istekli olması önemli.
Tatil boyunca çocukların eğitimden uzak kalmaması için her gün ortalama 30-40 dakikalık çocukları çok yormayacak çalışmalar veya konu tekrarı faydalı olacaktır. Ders çalışmaları konusunda baskı yapmamak, zorlamamak, sert ve suçlayıcı uyarılardan, onlara kendilerini değersiz hissettirecek tutumlardan kaçınmak gerekir.
Tatil boyunca çocuklar mümkün olduğunca ekranlardan uzak tutulmalı, tablet veya bilgisayarla geçirilen süreler sınırlandırılmalıdır.
Anne baba olmak sadece onların ihtiyaçlarını karşılamak ve sadece başarı beklemek değildir. Onlarla hayatı paylaşmak, rol model olabilmek ve her daim onların yanında olduğunu hissettirebilmektir. Karne notları sadece akademik başarıyı gösteren bir araçtır. Birey olabilmeleri ve donanımlı hale gelebilmeleri için insani değerlere sahip olmak adına en önemli adımları aileler atmalıdır. Yarıyıl tatilinde çocuklarınızla kaliteli vakit geçirebilmenizi, çocuklarınızın tablet, televizyon, bilgisayar başında değil de sizinle birlikte tarihi kültürel ve sanatsal etkinliklere katılabilecekleri ortamlar yaratabilmenizi diliyorum.
Tüm meslektaşlarımın da bedenen almış oldukları yorgunluğu bu süreçte üzerlerinden atarak ikinci döneme daha büyük bir şevkle ulvi görevlerine devam edebilme temennisinde bulunuyor ve iyi tatiller diliyorum.

Eğitimci-Yazar Kubilay GÜNAL

Devamını Oku

YENİ BİR YIL, YENİ BİR UMUT

YENİ BİR YIL, YENİ BİR UMUT
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yeni bir yıla girerken önceki yılda yaşanmış kötü anıları bu yıl yaşamayalım dilekleriyle başlarız hep. Bu dileklerimiz nedense hiç gerçekleşmez. Hep bir önceki yılı ararız. Buna rağmen yeni umutlar bizleri hayata bağlar, yeni planlar yaparak yaşamaya kaldığımız yerden devam ederiz. Bu da bize yaşama umudu ve sevinci verir.
2023 yılında millet olarak yaşamış olduğumuz acıları bir daha yaşamamak dileğiyle başlayacağız bu yıla da. Yeni umutlar olmasa hayat çekilmez bir hâl alır elbette. Hayat devam ettikçe yaşanmış acıları bir müddet sonra unutur, geçmiş yılın acılarını ve yorgunluğunu üzerimizden atarız. Önceki yılda beraber olduğumuz ama şimdi aramızda olmayan sevdiklerimiz içimizden elbette çıkmayacaktır. Tüm bunları düşünerek hiç kimseyi kırmamalı, bizim yaşamak istemediğimiz hiçbir sıkıntıyı başkalarının yaşamasına sebep olmamalıyız.
İnsan dediğin duygularıyla yaşar. Bayramlar, doğum günleri, yılbaşı, diğer özel günler eğer aileleri ve sevdiklerini bir araya getirebiliyorsa bundan daha güzel bir mutluluk olamaz. Bu birlikteliği ve mutluluğu ta yüreğimizde hissedelim, heyecanlanalım, gülelim. Bir günlüğüne de olsa hayatın bitip tükenmeyen dertlerini, sorunlarını, acılarını unutalım. Belki bir sonraki yıl onlardan biri aramızda olmayacak veya biz onların arasında olamayacağız. Bu özel günleri bunun için çok seviyorum çünkü ailemizi, sevdiklerimizi, eşi dostu bir araya getiriyor.
Aynı evde yaşamamıza rağmen, her birimizin ayrı ayrı odalarda geçirdiğimiz zaman gün gelecek bizlere acı pişmanlıklar yaşatacak. Bir odada beraber olamamanın acısını yüreğimize kazıyacak. Geriye dönüşü olmayan pişmanlıklar yaşatacak hepimize. İşte bu pişmanlıkları yaşamamak için sevdiklerimizle hep bir arada, günlerimizi dolu dolu yaşamaya çalışalım. Mutluluğu yakalamak elimizde, başka yerlerde aramayalım.
Yeni yıla gireceğimiz bugün yanımızda sevdiklerimiz bulunuyorsa eğer, yeni yıldan iyi bir şeyler bekleyebiliyorsak, geleceğimizden hâlâ umutluysak ve bunu paylaşacak birileri varsa yanımızda… Ne mutlu bize.
Yeni yılda önemli olan geçmişi unutmadan, geçmişte öğrendiklerimizle geleceğimizi nasıl yaşayacağımızı şekillendirmektir. Geçmişteki kayıplarımızdan aldığımız dersler, gelecekteki yaşamımıza temel oluşturmalıdır.
2024 yılında umutla dolsun yürekler ve hiç ağlamasın güzel gözler. Sevdiklerinizle birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıla başlangıç yapmanızı ve tüm yılınızın aynı güzellikte geçmesini diliyorum.

Eğitimci-Yazar Kubilay GÜNAL

Devamını Oku

BEN ÖĞRETMENİM

BEN ÖĞRETMENİM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Öğretmenliğin hazzını tatmış ve öğretmenlik mesleğinin yüceliğine inanan bir öğretmen olarak duygularımı bir şiirimle paylaşmak istiyorum.

BEN ÖĞRETMENİM
Koydular önüme bir miktar çamur
Çalış, uğraş şekil ver dediler.
Dedim, sabır ister, bilgi ister, güç ister
Sen bilirsin çünkü öğretmensin dediler.

Maddeye şekil vermek insan işi sanırım
Sen bunu da başarırsın dediler.
Dedim, özü toprak, sonu toprak bilemem
Sen, taşa bile şekil verirsin dediler.

Bu işler azim ister, bilgi ister, yürek ister
Sana sözüm yok, sen işini bilirsin dediler.
Dedim, bende sevgi fazla, bilgi azdır veremem
Sen, geceye bile ışık verirsin dediler.

Dolandım yurdumu, seyreyledim etrafı
Yapılacak çok iş var, bak gördün dediler.
Dedim, benim işim değil bu, büyüklerim var
Olur mu? Sen öğretmensin dediler.

Benim sevgim bir pınardır hep akar
Sen bir kaynaksın, özün bitmez dediler.
Erciyes Dağı’nda erimeyen bembeyaz karım
Hayır hayır sen güneşten de sıcaksın dediler.

Kovdum rahatı, uykuyu, hasreti
Sen zaten her şeye ilaçsın dediler.
Hastaya doktor, hâkime adalet, devlete başkan
Bütün bunları yetiştiren sensin ya dediler.

Bütün çocuklar bir cevherdir işlenecek
En iyi nakkaş dünyada sensin dediler.
Görmeyene göz, duymayana kulak, bilmeyene bilgi
Hepsine yetecek sevgi öğretmendedir dediler.

Dostluk, sevgi, şefkat damarımda kandır
İnsanlara, insanlığı öğretirsin dediler.
Anadolu’mun sınırında nöbet tutan askersin
Bayrağımı dalgalandıran,
İstiklal Marşı’mı okutan sensin
ÇÜNKÜ SEN ÖĞRETMENSİN DEDİLER.

Eğitimci-Yazar Kubilay GÜNAL

Devamını Oku

ÖLÜMSÜZLEŞMİŞ ÖLÜM

ÖLÜMSÜZLEŞMİŞ ÖLÜM
0

BEĞENDİM

ABONE OL

142 yıl önce dünyaya gelen ve dünyanın kaderini değiştiren kişinin adıdır Türklerin Ata’sı.Çocukluk yıllarından itibaren hayatla mücadele ederek geçen günlerini, yok olmuş bir imparatorluğun küllerinden, yeni bir devletin temellerini atmak için savaş meydanlarında bıraktığıgençliğinin adıdır Gazi Mustafa Kemal.
İki kapılı bu handan rüzgâr gibi geçen, arkasında bir ulus millet bırakan kişinin adıdır ATATÜRK.
57 yıl içerisinde kuşkusuz onun da çok üzüldüğü, sevindiği anlar olmuştur. O’nun sevinçli olduğu anlarla ilgili bir liste yapılacak olsa bir sayfayı doldurmazdı diye düşünüyorum. Çünkü sırtında hiç kimsenin taşıyamayacağı ağır bir yük vardı. O yükü ondan başkası da taşıyamazdı zaten. O ağır yükün altında sevinçli olmak mümkün olmazdı elbette. Kendisinin yaşayamadığı mutluluğu bizlere yaşatmayı başarmıştı. Onun yaşadığı yegâne mutluluk belki de buydu.
Ne mutlu bizlere ki; ezilmiş mazlum ve mağdur bir toplumdan Tam Bağımsız Laik Demokratik Cumhuriyet’i kuran ve bizlere emanet eden böylesi büyük bir lidere sahibiz.
O, ölümüne kadar yaşamının her evresinde hep geleceği düşünerek ileriye bakmış, geçmişe takılıp kalmanın geleceği kurtarmayacağını bilerek, gelecekle ilgili planlar yaparak kararlar almıştır.
Her fani gibi 85 yıl önce ebediyete intikal etmiş, ama manevi varlığı, düşünceleri ve kutlu vasiyeti tertemiz millet vicdanında bayrak gibi dalgalanmaktadır.
Tüm bunların yanında Atatürk, sahip olduğu ince ruh ve barış yanlısı tutumu nedeniyle; savaş meydanlarında karşı karşıya geldiği düşmanlarının bile saygısını kazanmış ve dünyada ilk ve tek olarak kendisine “Dünya Lideri” unvanı verilmiştir.
Bugün yine bir 10 Kasım sabahı. Kurmuş olduğun ülkemin her noktasında: genci-ihtiyarı, kadını-erkeği, işçisi-memuru senin manevi huzurunda minnetlerini sunmak için hazır vaziyette beklemekte. Saat 09.05’te siren sesleri tüm dünyada yankılanacak. “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” sözün bugün hepimizin gözlerinden yaş olup akacak. Sen hiç unutulmazsın çünkü sen Atatürk’sün…
(İtalyan radyosunun 10 Kasım 1938 tarihli anonsu)
“Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor…”
Sen, yüce bir dağa gibisin. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, sana çok uzaklardan bakmak gerekir.
“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”
Ruhun şad, mekânın cennet olsun.

Eğitimci-Yazar Kubilay GÜNAL

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.