DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2062788-0,54%
Kayseri
26°

KAPALI

04:27

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

MÜKEMMELLİK Mİ?

MÜKEMMELLİK Mİ?
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Mükemmel olmak, kusursuz olmak, fark ettiğin her kusurda kendini değersiz ve güçsüz hissetmek… Bu kavramlar hepinize bir yerden tanıdık geliyordur. Her ne yaparsak yapalım hep mükemmeli olsun isteriz. Mükemmel seviyesine ulaşamadığımızı düşündüğümüzde ise başarısız hissederiz. Çocuklarımıza da aynı şeyi öğretiyoruz aslında. Peki neye ve kime göre mükemmeliyet? Bu durumun kuralları, bir çerçevesi var mı?
Geçen günlerde bir oyun parkında oynayan çocukları ve onlara eşlik eden ailelerini gözlemleme fırsatı buldum. Bir trambolin parkıydı. Çocukların yüksek bir yerden  aşağıdaki yumuşak ve üzerinde hedef tahtasındaki gibi puanları olan mindere atladıkları bir oyun vardı. Atlamak için biri yüksek diğeri daha alçak iki yer dizayn edilmişti. Bazı aileler çocuklarını en yüksek yerden atlamaları için sürekli onlara seslenip yönlendiriyor, bazı çocuklar ise direk en yüksek yerden atlıyorlardı. En yüksek yerden tam 12 hedefine düşmeye çalışıyorlardı. Sonrada birbirlerinin nereye ve kaç puana atladığına bakıp bazıları üzülüyor, bazıları çok mutlu oluyordu. Aileler ise duruma göre tepki veriyor, onlara göre iyi atlayış yapanların gururunu yaşıyorlardı:) Bir anda çocukların en çok ihtiyacı olan oyun, yarışa ve en mükemmelini yapabilme arayışına dönüşüyordu. Oysaki yapacakları tek şey oynayıp, eğlenip günün ve parkın tadını çıkarmak, aile ve tanışılan arkadaşlarla mutlu anlar yaşamak, paylaşmaktı. Işte daha küçük yaşlarda edinilen mükemmellik arayışı yetişkinliğe uzanan yolculukta hırslara, sürekli rekabete, istediğini yakalamadığını düşündüğünde değersiz hissetmeye ve hep başkalarının onayını, alkışlarını almaya sürekli ihtiyaç duyan, kendini hep diğer insanlarla kıyaslayan bireylere dönüşebiliyor. Anne babalığın en mükemmeli, öğrenciliğin en mükemmeli, evlatlığın en mükemmeli, güzelliğin en mükemmeli, kariyerin en mükemmeli, insan olmanın en mükemmeli… Oysa hepimizin kendimize ait ne kadar da güzel özellikleri var. Kimseyle ve hiç bir şeyle kıyaslanamayacak kadar güzel ve özel özellikler…
Her şeyin en mükemmeli olmak zorunda değiliz. Bunun bir kuralı da yok zaten. Artılarımızla, eksiklerimizle, potansiyelimizle, ilgilerimizle, yeteneklerimizle, hayata karşı duruşumuzla, bakış açımızla, fiziksel özelliklerimizle bir bütünüz. Kendimizi bu haliyle tanıyıp, kabul edip eksik bulduğumuz yanlarımızı elbette geliştirerek öğrenerek, çaba göstererek, dürüstlük, şeffaflık, sevgi, merhamet ve nezaketle gelişmeye açık olup kendimize uygun bir tarzla yaşamaya devam etmek… Hatalarımızı, eksiklerimizi, bilmediklerimizi kabul edip ders çıkarıp mümkün olduğunca kendimizi yetiştirmek gibisi var mı?

Mükemmel değiliz, kimse içinde mükemmel görünmek, mükemmel olmak zorunda değiliz. Biz tüm kusurlarımızla, güzel ve iyi yanlarımızla bir bütünüz. Çok güzel değiliz olmak zorunda değiliz, çok başarılı değiliz(Kime ve neye göre başarı tartışılır) olmak zorunda değiliz…Her şeyin en iyisi olmak zorunda değiliz… Kendimizi hiç bir konuda insanlarla yarıştırma, kıyaslama niyetinde değiliz. Çünkü biz biziz. Bu dünyada tekiz. Eşimiz benzerimiz yok. Duygularımız, düşüncelerimiz, ürettiklerimiz, söylediklerimiz, görüntümüz, yaşam tarzımız sadece bize ait…Kimsenin hakkımızdaki düşüncelerinin, görüşlerinin kölesi değiliz… Bu sebeple değerliyiz, bu sebeple çok güçlüyüz… İddiasız olmanın hissetirdiği özgürlük ise  muhteşem. Hani  ideallerimize
ve hayallerimize tutkuyla adım adım  yürümeye cesaret veren özgürlük. Hepimiz böyleyiz , tekiz, değerliyiz…

O zaman sizinde  kendinizi tanıyıp bir bütün olarak kabul edip, yapabileceklerinize ve potansiyelinize odaklanarak içinizdeki gerçek sizi keşfetme zamanı…  Zoraki uyum sağlamaya çalıştığınız maskeleri indirerek yüklerinizden kurtulup, her yerde aynı  SİZ olabilmenin huzurunu yaşayın…Ve Sizi sadece SİZ olarak kabul edenleri hayatınıza alıp yolunuza devam edin…Çocuklarımıza ve gençlerimize de bu konuda rol model olalım. Tabii ki bu söylemlerim egoistlik anlamında değil. Elbette öz eleştiri ve dışardan gelen eleştirilere açık olma, değerlendirme konusu önemli. Ama her şeyin bir sınırı olmalı. Ne benliğimize zarar verecek kadar, ne de diğer insanları değersiz hissettirecek kadar. Sevgiler🌾💕

EĞİTİMCİ – YAZAR
Ş.BAŞAK CEYHAN

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.