DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 20843651,66%
Kayseri
21°

PARÇALI BULUTLU

13:07

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

X

İLETİŞİM DİLİ= SOSYAL İLİŞKİ

İLETİŞİM DİLİ= SOSYAL İLİŞKİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Merhaba Değerli Dostlar,
İnsan sosyal bir varlıktır diyerek başlıyorum bu haftaki yazıma. Çevremizdeki tüm insanlarla iletişim kurarak sosyalleşiyoruz. Aile, arkadaş, iş, protokol gibi birçok sosyalleşme alanlarımız mevcut. Her birinde de iletişim dilimiz ve kullandığımız iletişim teknikleri elbette farklı oluyor. Geçmiş ile günümüzü kıyasladığımızda ise iletişim ağı çok çeşitlendi. Yüz yüze iletişimin yanında telefon, sosyal medya, mailler, ses kayıtları yazışmalar, görüntülü konuşmalar derken bazen iletişim kazaları da yaşayabiliyoruz. İletişim tarzımız ne olursa olsun önemli olan kullandığımız üslup, nezaket ve buna uygun beden dili.
Sosyal medyada en çok karşılaşılan paylaşımlardan biri de üslup meselesi. Hep şöyle denir ya ”İnsanın karakteri kullandığı üsluptan belli olur.” Hepimiz kurduğumuz iletişimlerde nezaket, üslup ve saygıya dikkat ederiz. Bazı görüşmelerde kendimizi çok değerli ve anlaşılır hissedip enerjimiz artarken bazılarında ise değersiz ve anlaşılmadığımızı hissederek enerjimizi tüketiriz. Bazen kurduğumuz nezaketli iletişimlerde karşı taraftan aynı nezaketi göremediğimizde ise bu iletişim tarzımızdan vazgeçmeyi bile düşünürüz. Çünkü hep nezaketli ve iyi niyetli üslubu kullanan insanların zayıf insan olarak nitelendirildiğini hissedebiliriz. Oysaki nezaket ve ince üslup güçlü insanların en önemli özelliklerindendir. Neyi anlatmaya çalıştığımızdan ziyade nasıl anlattığımız çok daha önemlidir. Bir sorunu çözerken kullanılan dil, jest ve mimikler, yazı dili çok kıymetlidir. Bir de sihirli kelimeler vardır tabii ki iletişimin vazgeçilmezleri olan. Günaydın demek, teşekkür etmek, lütfen kelimesini kullanmak, kolay gelsin, eline sağlık demek gibi… koşturmacalı geçen hayatın içinde ne de iyi gelir insana bu kelimeler. Bu dil sosyal çevremizle iletişimi güçlendirirken, bir taraftan da birbirimizi iyileştirici güç olur bize.
Kurduğumuz tüm sosyal ilişkilerde birbirimize ihtiyacımız olduğunda ya da ulaşmak istediğimizde iletişim kurmak ya da kuramamak. Ulaşılabilir olmak ya da ulaşılmaz olmak… Bu da çok önemli bir konu. Danışanlarımdan, takipçilerimden ve çevremden dinlediğim kadarıyla maalesef birçok insan bu konudan yakınıyor.
İletişim kurmak ve ulaşılabilir olmakta en acı şey ise insanın, nezaketsizliği, ulaşılamazlığı kendini güçlü ve önemli kılma göstergesi olarak görmesi. Bir video vardı izlemişsinizdir mutlaka, adamın telefonu çalıyor adam uzun süre açmıyor ki onu çok meşgul ve önemli biri zannetsinler diye, mesaj geliyor uzun süre cevap yazmıyor hatta gençlerin tabiriyle “görüldü atıyor” kendini önemli ve meşgul zannetsinler diye, hatta kapı çalıyor geç açıyor ki onu çok meşgul biri zannetsinler diye. Ne kadar trajikomik değil mi? İnsanlar birbirlerine ihtiyaç duyduklarında arayıp sorarlar. Bu sebeple ulaşılabilir olmak, çok acil bir meşguliyet olmadığı takdirde ihtiyaca zamanında cevap vermek görgü kuralı ve nezakettir. İnsanın kendini ulaşılamaz kılması, kendini önemli, meşgul gibi göstermeye çalışması maalesef bir davranış bozukluğu olabilir. Bu da insanın kompleksleri, değersiz hissetme, kıyaslanmışlıkları gibi konularda yaşadığı problemlerden kaynaklanabilir. Kendini ulaşılamaz insan gibi göstermeye çalışmak bizi daha saygın ya da önemli kılmaz. Aksine bizi nezaketsiz, karşımızdakini ise değersiz kılar. Düşünsenize size de aynı şekilde davranıldığını. İLETİŞİM KURMAK BİR STRATEJİ MESELESİ DEĞİL, SAMİMİYET VE NEZAKET MESELESİDİR! İletişim kurmayı istememek de haktır elbet. Bunu da görmezden gelerek, belirsizlik oluşturup değersiz hissettirerek değil, iletişim kurmayı istememe sebebinizi şeffaf ve nazik bir tavırla karşıdaki kişiye anlatabilmek önemlidir.
Bu sebeple değerli dostlar, yetişkinler olarak çocuklarımıza, gençlerimize öncelikle nezaket, saygı, sevgi, empati ve ulaşılabilir olmayı öğretebilmek, bu konuda onlara rol model olabilmek çok kıymetli. İnsana değerli olduğunu hissettirmek ve hissetmek ise paha biçilmez. Kurduğumuz sosyal iletişimde ikisini de gerçekleştirmek önce kalbimizin, sonra dilimizin ya da parmaklarımızın ucunda. Ne demiş atalarımız “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Bazen bir gülümseme, bazen güzel bir söz, bazen bir teşekkür bazen de ilettiğimiz iyi dilekler problemleri daha kolay çözüp, çevremizle daha iyi ilişkiler kurmamızı sağlar. İnsanız elbette bazen duygularımıza dur diyemeyebiliriz. Öfkemizi, üzüntümüzü, kaygımızı ya da stresimizi dışarı yansıtabiliriz. Ama bunu da şeffaf ve uygun bir dille paylaşıp sakinleşebilmek ve daha sağlıklı iletişim kurabilmek için müsaade isteyebiliriz. Böylelikle biz de kendimizi daha anlaşılır hissederiz. Sağlıklı iletişim kurabildiğimiz zamanlarımız bol olsun. Sevgiler….

Eğitimci- Yazar
Ş. Başak CEYHAN

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.