Bu kararla,
koruma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen en güvenli yer olan evlerinde
hatta sokak ortasında katledilen binlerce kadın; bir kez daha öldürülmüştür.
42 milyon kadının hakkı elinden alınmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan tarafını bir kez daha belli ederek; kadınların yaşam
hakkına sahip çıkan İstanbul Sözleşmesi’ne destek çıkacağına, zalimlerin
yanında saf tutmuştur.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü
şiddetin önlenmesi için devlete sorumluluk yüklemektedir. Psikolojik şiddet,
ısrarlı takip, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, cinsel ve ekonomik şiddet de
dahil olmak üzere kadınları her türlü şiddetten koruyan en kapsamlı
sözleşmedir. Şimdi AKP hükümetine soruyoruz: “Bu sözleşmenin neyinden
rahatsız oldunuz?”
Kadını yok sayan düzenden doğan kadına yönelik şiddetin ateşini harlamak,
şahsım hükümetinin haddi değildir. Kadına karşı vahşet ve aile içi şiddet
vakalarında yaşanacak artışın vebali, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlerin
boynundadır.
20 Temmuz sivil darbesinin failleri durmuyor, haksız, hukuksuz ve adaletsiz
uygulamalarına devam ediyor. Dün gece TBMM’ye bir darbe daha yapıldı ve
kadınların uzun mücadeleler sonucunda elde ettiği kazanımlar heba edildi,
evrensel değerlerden uzaklaşıldı.
Meclis’te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi
yok sayılarak feshedilemez. İnsan hakları, temel hak ve özgürlükler
alanındaki sözleşmeler TBMM kararıyla; yani kanunla alınır. Bu karar açıkça
Anayasamızı da yok saymaktır. Kadın cinayetleri politiktir. Biz, Erdoğan’ın
TBMM’yi ve hukuku yok sayarak aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme
kararını tanımıyoruz, tanımayacağız!
GÜNDEM
10 gün önceEĞİTİM
10 gün önceASAYİŞ
24 gün öncePOLİTİKA
24 gün önceGÜNDEM
21 Mayıs 2024YEREL HABERLER
21 Mayıs 2024ASAYİŞ
21 Mayıs 2024