DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN %
Kayseri
26°

KAPALI

04:27

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

SAHİ NEDEN? BİRAZ DÜŞÜNELİ Mİ?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

En son, John Naısbıtt’in (Zihninizi sıfırlayın, geleceği görün) ‘’ZİHNİN 11 PRENSİBİ’’ adlı kitabını okumuştum. Kitabın içeriği her ne kadar ilk bakışta, zihin hakkında bilgiler verdiği gibi algı oluşturmakta ise de, içine girdiğinizde ‘’dünyadaki teknolojinin, sanayileşmenin, kalkınmanın gelişim süreci, matbaa, telefon, televizyon, uçak gibi hayatımızı kolaylaştıran, hayatımıza doğrudan etki eden gelişmeler hakkında bilgiler vermekte, nereden nereye nasıl gelindiği hakkında fikirler vermektedir. Verilen örneklerde, Avrupa’sından ABD. sine kadar, sosyalist, kapitalişt ülkelerden örnekler verilmişken, örnek verilebilecek, tek bir Müslüman ülke yok! Sadece Mısırın ilkel güneş saatlerini buluşu dışında bir örnek yok, oda islamiyetten önceki döneme ait!..

Hatta, Darwin teorisi ile başlayan sürecin, insanlığın bile düşünsel, bedensel ve yaşamsal olarak değişime uğrayabileceğine değinmiş! Değişim olur ya da olmaz, an itibariyle bilinemez, ama düşünülmüş olması bile olumlu bir şey ise de biz Müslümanlar olarak, bunu hiç düşünmeden, sorgulamadan peşinen Müslüman düşüncesine uygun görmeyip derhal reddederiz, ileri götürüp, konu üzerine düşünmeyi bile haram kılıp, kafirlikle itham ederiz. Tıbkı, M.Ö. 400-200 yıllarında Sokratese uygulanan muamele gibi…(Eşi, Yahu bir özür dilesen ne olur? yoksa haksız yere idam edileceksin dediğinde, Yahu hanım haklı yere idam edilseydim daha mı iyiydi, diyerek o çağdaki erdemli cesur duruş ne kadar ibret vericidir, sorgulayabilen, düşünebilen için..) Biz Müslümanlara gelince; Kitabımız Kur’anı kerimde ilk ayet ‘’OKU’’yu sadece Kur’an okumak, hem de anlamını bilmediğimiz bir dilden okumak şeklinde sabit fikir haline getirerek, pozitif bilimi adeta haram gibi göstererek (ki şirktir) ! Müslüman toplumu cahilleştirme yolu seçilmiştir.

Sebebi ise, özellikle Muaviye denen münafık tarafından başlatılan bir akım olarak, ‘’cahil halkı yönetmek kolaydır. ‘’ fikri tüm Müslüman halklarda hakim kılınmış, yüzyıllar boyunca Müslüman ülkelerin kalkınması engellenmiştir. Yöneticiler tarafından tarih boyunca ‘’Ürul Emre itaat ediniz’’ emri baş tacı edilerek halka körü körüne biat etmesi salık verilmiş, halkı koyun sürüsüne dönüştürerek kolaylıkla yönetmeyi hedef almış da, zamanı geldiğinde başarısız yöneticileri değiştirmeyi öngören hadisi şerif yok sayılmış, (Tam metin ‘’Urul emre itaat edininiz, taaki günü gelip emri verenin değiştirilene kadar..’’) Hz. Ali’nin; ‘’ Bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’’ sözü Ti’ye alınmışdır ki, Müslüman ülkeler bugün yerlerde sürünmekte, hep birilerinin kölesi olmuştur. Olmaya da devam etmektedir. OKU ayetinde kastedilen, okumaktan maksadın ne olduğu; Peygamber efendimizin ‘’İlim Çin’de de olsa git al’’ ‘’iki günü eşit olan ziyandadır’’, hadisi yok sayılmış, yine yöneticilerin müsemahaları nedeni ile Müslüman ülkelerde, Pozitif bilimin önü kapatılmış, böylece teknolijik kalkınmaya da kocaman bir takoz konmuştur. Öyle bir takoz ki, yüz yıllardır o takozu kaldırabilecek, yok edebilecek bir SİNELMAN (Finlandiya’nın okur yazar olmasındaki önderi-Beyaz Zambaklar Ülkesinden) çıkmamış, Müslüman ülkelerde…

Yüzyılın başında Atatürk’ümüz çıkmış, Modern dünyanın temelini ülkemizde atmış ise de, çatısını atmaya ömrü vefa etmemiştir. Arkasından gelenler, ise temele uygun çatıyı maalesef ki kuramamışlardır. Hem de öyle bir temel atılmış ki, sıkıştığımızda halen önümüze bir ışık, bir yol gösterici olarak karşımıza çıkmaktadır. (Örneğin, Montrö anlaşması, boğazlar sorunu, Ortadoğu bataklığından uzak kalmamız gerektiği gibi…Ruhun şad olsun, Aziz Atatürk, sen hakkını helal eyle..) Halbu ki, İslamiyet ile Peygamber efendimiz, Kur’anı kerimle, sadece Müslümanlara değil, tüm insanlığa bir güneştir. Maalesef , görünen o ki, gelinen ahvalda, O güneşin ışığını gayrimüslim ülkeler almış, o ışığı geliştirdikçe geliştirmiş, dünyalarını cennet yapma yolunda zirve yapma yolunda hızla ilerlemektedirler. Biz Müslümanlar ise, ‘’Hiç ölmeyecek gibi dünyaya, yarın ölecek gibi ahirete çalışın’’ hadisi şerifinde belirtilen dünya hayatı yok sayılmış, özellikle belli kesim cemaatler tarafından İslamiyet sadece ahiret dini gibi gösterilmiş, cemaatine özellikle karın tokluğuna çalışmayı telkin ederek (ki üst kademe yöneticileri oldukça şatafat hayat sürmektedirler, cemaatine fakirliği telkin ederken, kendileri şatafatlı hayat sürmektedirler) islamiyeti okumaktan, kültürden uzak gerici, yobaz bir din gibi göstermektedirler. Allah onlara akıl fikir versin! Halbu ki, Atatürk ne de güzel demiş!

İslam Dini Şeyhlere Müritlere, Tekkelere, Zaviyelere bırakılmayacak kadar kutsaldır. Ülkemize gelince; Bayraktar adlı İHA araçları gurumuz olmuş, Azerbaycan’da eşsiz başarıları gurumuzu şaha kaldırmıştır. Bu gururu somut olarak görünce; ‘’bundan böyle, ülkemizde milli bütçesinden bu tür teknolojik yatırımlar için bütçenin ağzı açılır, Bilim Yuvaları olan Üniversitelerimize gereken bağımsızlık, özerklik, mali kaynak fazlası ile verilir, bilimsel açılımın önü tam olarak açılır.’’ Sanmıştım naçizane…Sonuç; üzülerek belirmeliyim ki sükutu hayal…Tam tersi görüntüler… Mesela, ülkemiz genelinde; Fetö denen hain bitirilirken, benzer yol izleyen dini cemaatlerin gizli emellerini bilmem ama, görüntüsü bile ürkütücü.. Örneğin, küçücük çocuklar, özellikle kız çocukları Ücretsiz hizmet etme, aynı cemaatlere tabi evli kadınların ‘’kocam isterse tabiki üzerime birini getirebilir’’ mihvalinde söylemleri rahatça söyleyebilme noktasına getirilmiştir. Görülüyor ki, o cemaatlerde bu mihvalde eğitimler verilmektedir. Özellikle kız çocuklarına köleliği reva gören bir anlayışı empoze etmektedirler. Öyle inanıyorum ki, bunların eline fırsat geçtiğinde FETÖ’den zerre farkları olmayacaktır.

Alt kademedeki çocukların karın tokluğuna çalışmaları yönünde beyinleri doldurulurken, bunların yukarıdaki yöneticilerinin aşırı lüks içindeki yatlarda katlarda yaşam sürdükleri hiç sorgulanmaz. Hem de, Kur’anı kerimde açıkça ‘’hiç düşünmez misiniz, hiç akıl edinmez misiniz? Mihvalindeki onlarca Ayeti kerimeye rağmen… Diyanet İşleri Başkanlığının bu yönde her hangi bir söyleminin olmaması da, cemaatlerin bu mihvaldeki çalışmalarını adeta destekler nitelikte olduğu kuşkusunu doğurmaktadır. Ayrıca, Ülkemizde dini otoritenin merkezi olan, Diyanet İşleri Başkanlığının korunmaya ihtiyaç duymasının, korunmak için milyon ile ifade edilen zırhlı araçlar kullanmasının mantığını anlamak da mümkün değil.. Zira hoşgörü, şefkat dini olan dinimizin üst düzey yetkililerinin üstün korunmak zorunda hissetmeleri islam dini ile tezattır. İslami bir otoritenin kime ne zararı olabilir ki, korunmak durumunda hissetsin? Bu israf değilse , başka ne israftır? Hal böyle iken, en büyük günahlardan olan israfın günah olduğunu bu millete nasıl anlatabilirsiniz, nasıl ikna edebilirsiniz ki? Nacizane içimdeki soru işaretini paylaşmak istedim. Haddimi aşmışsam, afola!

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.