DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 20643280,80%
Kayseri
25°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

X

NEDEN BU NOKTAYA GELDİK? ÇÖZÜM NEDİR?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizin özellikle yeraltı zenginlikleri tartışılmaz! Coğrafi yönden önemi tartışılmaz! Türk Milleti’nin geçmişteki dürüstliği, çalışkanlığı, cesareti, inancı, imanı, büyüklüğü tartışılmaz! Öyle ya; Dedekorkut’umuz var, Alpaslan’ımız var, Fatih’imiz var, dün sayılabilecek yakın tarihimizde, Yedi düveli dize getirmiş, düşmanına bile adından saygı ile bahsettirmiş, ölümünde düşmanına dahi gözyaşı döktürmüş, Tarihinden- Edebiyatına, Matematiğinden- Ekonomisine, Sporundan-Müziğine-tüm dinlere kadar üstün bilgi sahibi, öngörüsü yüksek, düşünen, düşündüren, yüzyıla damgasını vurmuş, savaşta bile adaleti, insanlığa hizmeti ön planda tutan, Sarı Saçlı, Mavi Gözlü Atatürk’ümüz var!

Öyle ise; 1945’lerde, 2. Dünya savaşından harebe olarak çıkan Almanya başta bir çok Avrupa ülkesinin ekonomisi bugün tartışılmaz bir şekilde güçlenmiş iken, 2. Dünya savaşından uzak duran ülkemiz; 15 yılda savaş izlerini önemli ölçüde silecek fabrikalar kurduğu, Osmanlı’dan kalan borçlarını sildiği halde, özellikle çok partili siyasal sisteme geçtikten sonra neden hep 2 ileri 1 geri gittik, dünya ölçeğinde kendimizi gösteremedik! Kanımca tek bir sebebi var! O da; özellikle yönetici kadrolarda bulunan özellikle seçilmiş, milletvekilinden üst kademe yöneticileri ile alt kademe yöneticilerin; kamu çıkarlarını bertaraf edip, kendi çıkarlarına hizmet etmeleri sonucudur!

Vatanperverlik, dindarlık söylemleri ile, yüce milletimizin inancı kullanılmış, önce ülkem, halkım yerine, önce kendi ambarım dolsun düşüncesinin sinsice uygulanmasının sonucudur. 1990 yılında Samsun’un Havza ilçesindeki bir anım bunu çok net bir şekilde ortaya koymuştur; Havza termal kaplıcaları ile bilinen bir ilçedir. O tarihte Havza’da bulunduğum bir günde, kaplıcadan atık sıcak suların sokak ortasında, kaynar bir şekilde buharlaşarak aktığını görmüştüm. Bu durumu, terminalde otururken yanıma gelip oturan yaşlı bir amcaya anlatıp; amca yazık değil mi, bu sıcak sudan faydalanmak mümkün olabilir, en azından evlerin kalorifer sistemlerine aktarılarak evlerin ısınması sağlanır, sokaklardaki bu çirkin görüntü de yok olmuş olur…

türünde bir sohbette amca şöyle demişti; ‘’bak oğlum, bir şey anlatayım, sen ona göre neden böyle olduğunu anla! Atatürk Kurtuluş savaşından sonra Buraya gelmişti, Şehrin ileri gelenleri ile bir araya gelir ve der ki; ağalar! Ülkenin kurtuluşunda Havza’nın önemi büyüktür, ilk temel taşlarından biridir. Bu nedenle ne isteğiniz varsa bildirin, devlet tarafından karşılanacak der! Daha sonra ilçenin ileri gelen 3-5 kişi bir araya gelip, Atatürk’ün yanına Ankara’ya giderler. Derler ki! Paşam, bize ne isteğiniz varsa bildirin demiştiniz, biz de isteklerimiz tespit ettik geldik, Havza’nın şurasındaki şu kadar dönümü ben, şu kadarını şu arkadaş, bu arkadaş istiyor.. derler. Atatürk cevaben; ben Havza için ne isterseniz demiştim, şahsınız için değil, çıkın dışarı der! Eh oğlum sen şimdi söyle, bu sular niye böyle ortalıkta boşa akarmış!’’ der.. Haklısın amca, anladım galiba dediğimi hatırlıyorum. Netice itibariye Çözüm Nedir?

1- Öncelikle gerçek vatanseverlik düşüncemizi ön plana alıp, halka hizmeti hakka hizmet olarak algımızı göstermecilikten uzak, samimiyetimizi ön plana çıkarmalıyız. Dünyanın geçici olduğunu sadece söylem olarak, masum dindar insanlarımızı kullanmak amaçlı değil, yüreğimizde hissedip, yaşam biçimimiz haline getirmeliyiz. Örneğin; saf, temiz insanlarımıza; fakirliği sorun etmeyip, şükretmeyi telkin ederken Kendimiz Yatlar Katlar arasında saltanat sürmemeliyiz ki, Allah katında da inandırıcılığımız olsun!

2- Derhal kısa vadeli bir planlama yapmalıyız, günübirlik söylemlerden, politikalardan uzak durmalıyız! Halk olarak da bir karar verip; babası da olsa, düşmanı da olsa doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi imanın ölçüsü yapmalıyız!

3- Kısa vadeli planımız içerisinde; öncelikle köylerimizde yaşamayı cazip hale getirecek tedbirlere öncelik vermeliyiz. Bu mihvalde; köylerde ilkokulları bir öğrenci olsa bile derhal açmalıyız, gerekirse her köyde en az bir çoban istihdam etmeliyiz, gerekirse çobanın maaşı devlet tarafından karşılanmalı, gerekirse köylere çoban evleri yapılmalı! Üretimi kolaylaştırıcı tedbirler artırılmalı, çiftçiye mazot-gübre vb. üretime doğrudan etkili maliyet unsurları gerekirse maliyetine verilmeli, Milletin efendisi olan Köylüye hak ettiği değer Devlet tarafından verilmeli.

4- Uzun vadeli planda ise; Türk Milletinin Eğitimi ele alınmalı, eğitim bağnazlıktan uzak, medeniyet ağırlıklı eğitim planlanmalı, ilköğretim 3. Sınıftan itibaren müfredata EMPATİ ve SEMPATİ derslerinin konulması ve Millete Paranın yaşamsal amaç değil, yaşamsal araç olduğu, aslolanın ahlaklı, adaletli medeni bir yaşam biçimini ön planda tutan, parayı kullanma sanatına dair planlamalar yapılmalı.. Bunlar samimiyetle yapılsın, görün bakın o zaman; Müreffeh-ahlaklı-dindar, medeni bir toplum olarak Türk Milleti Dünyaya bir güneş gibi parlayacaktır. Yeter ki EMPATİ ağırlıklı, bencillikten uzak bir hayatı kendimize rehber edinelim..

Unutmayalım Allah hakedene veriyor! ABD başkanı George W.Bush’un Karar Anı kitabını okuduğumda gördüm ki, Allah Kafir falan demeden gerçekten hak edene veriyor! Yoksa, oturduğun yerde, boş boş dua edip ver diyene vermiyor .

Saygı ile..

Ali ÇELİKER İşletmeci – İletişimci- Uzlaştırmacı

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.