Necâtî Bey’in doğum yeri ve tarihinin kesin olarak bilinmediğini, gerçek adının ise İsa veya Nuh
olduğuna dair rivayetlerin bulunduğunu söyleyen Dr. Nurgül Sucu Köroğlu, “Edirne’de varlıklı bir
hanımefendi tarafından köle olarak alınıp daha sonra evlat edinilmiştir. Gençlik yıllarında
Kastamonu’ya gidip orada şiirler yazdığını biliyoruz. Necâtî’nin şöhreti Kastamonu’da bir hayli
yayıldıktan sonra İstanbul’a gelmiştir. İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’e ‘Bahâriye’ ve ‘Şitâiye’
kasidelerini sunmuş, ancak beklediği ilgiyi görememiştir. Bunun üzerine Fatih’in nedimlerinden
Yorgi Efendi’ye bir gazelini verip onu Fatih’e iletmesini ister. Yorgi Efendi Fatih ile satranç
oynarken gazeli sarığına yerleştirir ve böylelikle Fatih’in dikkatini çeker. Gazeli çok beğenen Fatih
Sultan Mehmet, Necâtî’yi Divan Kâtipliğine getirir…” dedi.
Necâtî’nin, II.Bayezit devrinde Karaman valisi Şehzâde Abdullah’ın yanında görev aldığını, onun
ölümünden sonra Manisa valisi Şehzâde Mahmud’un yanında nişancı görevinde bulunduğunu, onun
da ölümü üzerine emekli olup İstanbul-Vefa’daki evine çekildiğini ve bir yıl sonra 1509 senesinde
vefat ettiğini ifade eden Nurgül Sucu Köroğlu, mezarının meşhur Tezkire yazarı Sehî Bey
tarafından yaptırıldığını ve üzerine de “Bir seng-dil firâkına ölen Necâtî’nin / Billâhi mermer ile
yapasız mezârını” beytini yazdırdığını söyledi.
GÜNDEM
5 gün önceEĞİTİM
5 gün önceASAYİŞ
19 gün öncePOLİTİKA
19 gün önceGÜNDEM
28 gün önceYEREL HABERLER
16 Mayıs 2024ASAYİŞ
16 Mayıs 2024