Duygu Uludaşdemir

Geçmişten Günümüze Gerçek Ülkücülük

Duygu Uludaşdemir

Ülkücülük… Sadece bir ideolojik yapı değil, bir yaşam biçimidir. 
Peki, ülkücülük nedir? Ülkücülük, bir milletin kültürüne, tarihine ve değerlerine bağlı kalma; ülkesini ve insanını seven, sorumluluk sahibi olma anlayışıdır. Sadece sözde değil, eylemde de vatanına sahip çıkmaktır. Fedakârlık, dürüstlük, adalet, devletine ve milletine karşı sorumluluk bilinci ülkücülüğün temel taşlarıdır.

Geçmişte, zor şartlar altında mücadele eden insanların yüreğinde doğan bir tutku, bir inançtır. Bir fikir uğruna canını ortaya koyanlar, sadece kendi geleceklerini değil, ülkenin onurunu da korumayı amaçladılar.
Gerçek ülkücülük, sloganlarla değil; bayrağına, diline, dinine, milletine, tabiri caizse vatanın karıncasına bile sahip çıkma ile ölçülür. 
Tarih sayfalarına baktığımızda, ülkücülük uğruna büyük acılar çekilmiş, bazen canlar verilmiş, bazen umutlar sınanmıştır. Bu uzun bir yol. Ama bu yol, yalnızca yürekten inananlara açıktır…

Gerçek ülkücü nasıl olmalıdır?
Önceliği menfaat değil, değerler olmalıdır. Sorumluluk sahibi ve vatanını seven bir insan olmalıdır. Adaletli, dürüst ve vatansever olmalıdır. İdeallerinden ödün vermemeli, doğruluktan sapmamalıdır. Toplumuna faydalı olmayı, sevgi ve saygıyı yaşamının merkezine koymalıdır.
Ne yazık ki, günümüzde bu niteliklere sahip gerçek ülkücü sayısı azaldı. Bir zamanlar fedakârlık ve inançla dolup taşan yol, artık az sayıda gerçek ülkücünün yaşam mücadelesi ile dikkat çekiyor. Üstelik bazıları, ülkücülüğün adını kullanarak ülkücülük değerlerini gölgeleyen davranışlarla anılıyor: Kanunsuz işler, illegal faaliyetler, sosyal medya üzerinden tehdit ve sindirme girişimleri… Öyle ki, ülkücülük bir zamanlar milletin ve ideallerin savunucusu iken, bugün bazı insanların elinde bir “oyuncak” hâline getirilmeye çalışılıyor. Hal böyle olunca zamanla güven kaybetmeye devam edeceği de akıllara ilk gelen konulardan biri oluyor. 
Bugün geldiğimiz noktada, ülkücülük tartışmalarla, insanları sindirmeye çalışılan bir tavırla veya gösterilerle anılsa da özünde değişmeyen doğruları vardır: İnsan olmanın, sorumluluk almanın ve vatan sevgisinin birleşimidir. Geçmişten günümüze ülkücülük yolunda yürüyenlerin hikayeleri, bizlere yalnızca gurur değil, ders de verir. Sevgi, saygı, vatan ve millet bilinci; bunlar ülkücülüğün temel taşlarıdır. Ve bu değerler, zamana yenilmez. Bu ismi kullanan kişilere de yenilmez… 
Çünkü Türkiye'de gerçek ülkücülük; sadece bir dönem ya da bir neslin değil, her zaman doğruyu arayan, iyiliği savunan ve inandığı değerlerden asla vazgeçmeyenlerin yoludur…

 

Yazarın Diğer Yazıları