Duygu Uludaşdemir

Filtreli iyilikler çağı

Duygu Uludaşdemir

Story’sinde ihtiyaç sahibine yardım eden bir videoyu paylaşan kişi, markette sıra bekleyen yaşlıyı görmezden geliyor.
Paylaşımında "dünyayı sevgi kurtaracak" yazan kişi, sabah ofise geldiğinde yan masadaki çalışma arkadaşına selam vermiyor.
Instagram'da “birlikte güçlüyüz” diyen biri, komşusu zor durumda kaldığında kapısını kapatıyor.
Sosyal medyada adaletten bahseden kişi, günlük hayatında bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile hareket ediyor. 
Bu bir ikiyüzlülük değilse, nedir?
Bu ve buna benzer binlerce konu yüzünde görüyorum ki iyilik, paylaşım saatine göre ayarlanan bir imaj çalışmasına dönüştü. Bu çalışmadan sizlerde yorulmadınız mı artık! 
Gerçek İyilik Kameraya Sığmaz
Bugün insanlar iyilik yaparken kamera arıyor, yardım ederken görünür olmak istiyor.
Çünkü iyiliğin değeri artık karşılığında alınan dua değil; alınan beğeni sayısı oldu.
Bir paylaşım yapmazsa kimse o iyiliği yapmış sayılmıyor. Amacı sadece teşvik etmek olanları tenzih ediyorum. Ama bazı yüzeysellik, gerçek sevgiyi ve samimiyeti öldürüyor. Sizce de yeteri kadar sıkıcı değil mi ? İnanıyoruz ki gerçek iyilikler kameraya sığmaz…

Çıkarlar Üzerine Kurulu Sahte İlişkiler Dünyası
Sosyal medya maalesef bize şunu öğretti: Görünmek, hissetmekten daha önemli.
Birini sevdiğini söylemek, gerçekten sevmekten daha işlevsel.
İlişkiler artık dürüstlük, sadakat ya da anlayış üzerine değil; fayda, menfaat ve takipçi sayısı üzerine kurulu.
Biriyle vakit geçiriyorsak, çoğu zaman “bize ne katacağı” için.
Birine yardım ediyorsak, çoğu zaman “nasıl görüneceğimiz” için.
Sevgi, artık koşulsuz değil.
Hoşgörü ise sadece ekran süresi kadar.

Samimiyetin Öldüğü Yerde Hiçbir Değer Hayatta Kalamaz

Sevgiyi gösteri malzemesi haline getiren bir anlayışla, uzun vadede ne güven kalır ne de gerçek bağlar.
Ve biz hâlâ “neden kimse kimseye güvenmiyor?” diye soruyoruz…
Cevabı çok basit: Çünkü herkes herkesi sadece izliyor ama kimse kimseye gerçekten inanmıyor.

Gerçek İyilik, Etiketlenmez
İyilik, alkış beklemez.
Sessiz yapılır, sessiz büyür.
Kameraya değil, kalbe dokunur.
Görünmek için değil, insan kalabilmek için yapılır.
Sevgi; poz vermekle değil, yokluğunda da hissedilmekle anlam kazanır.
Onu vitrinlere koyanlar değil, yüreğinde taşıyanlar gerçektir.
Hoşgörü, sadece özel günlerde hatırlanacak bir süs değil;
günlük hayatın, davranışların ve dilin parçası olmak zorundadır.
Çünkü… Gerçek İyilik, Etiketlenmez… 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları