Duygu Uludaşdemir

Büyüdük ama küçüldük mü?

Duygu Uludaşdemir

Bir zamanlar sokaklarımız oyun alanımız, komşularımız ailemiz, mektuplar en kıymetli haberleşme aracımızdı. Çocukken zamanın nasıl geçtiğini anlamaz, gün batarken eve girmemiz gerektiğini ancak annelerimizin sesini duyduğumuzda fark ederdik. Sokak lambaları ise tüm olup bitenin en yakın tanığı idi…  Şimdi ise, büyüdük ama küçüldük mü gerçekten?
Büyüdükçe zaman daraldı. Saatler yetmemeye, günler birbirine benzemeye başladı. Eskiden dakikalar ne kadar kıymetliydi, şimdi ise hızla akıp giden saatler, ekrana hapsolmuş gözler, birbirine uzaklaşan insanlar… Yanı başımızdakilerle bile bir telefon ekranı kadar mesafe var artık.
Eskiden sokakta oynarken kurduğumuz dostluklar vardı. Bir topun peşinde günlerce koşturur, düşsek de kalksak da birlikte gülerdik. Şimdi aynı mahallede oturup birbirimizin adını bilmeyen insanlar olduk. Çocukken küçük şeylerle mutlu olurduk; bir gazoz kapağı, bir ip atlama oyunu, hatta yeni alınan bir defter bile gözlerimizi ışıldatmaya yeterdi. Peki şimdi? Sahip olduklarımız arttıkça mutluluklarımız azaldı sanki.
Teknoloji bize birçok kolaylık getirdi ama neyi götürdü, hiç düşündük mü? Eskiden bayram sabahları en güzel kıyafetlerimizi giyip büyüklerimizin ellerini öpmek için sıraya girerdik. Şimdi bir mesaj atıp “bayramın mübarek olsun” diyerek geçiştiriyoruz. Eskiden mektupların satır aralarında sevgi, hasret vardı; şimdi anlık mesajlar var ama içinde duygu yok.
Zamanı durdurabilsek keşke. Ya da en azından biraz yavaşlatabilsek… Çocukken hayat ne kadar basitti, değil mi? Mutluluk, bir elma şekeri kadar yakındı bize. Oysa şimdi, her şeye sahip olup hiçbir şeyden tat alamaz hale geldik.
Büyüdük ama küçüldük mü? Kendi içimize kapandık, duygularımızı bile ekranlardan paylaşır olduk. Oysa insan en çok bir tebessümde, bir dostun sesinde, bir eski hatırada büyür. Belki de büyümek, çocuk kalabilmeyi başarabilenlerin işidir.
Kim bilir, belki de küçülmek sandığımız şey aslında ruhumuzu kaybetmemek için verdiğimiz bir çabadır. Belki de en büyük büyüme, geçmişin değerini unutmamak ve hâlâ çocuk yanımızı yaşatabilmektir.
 

Yazarın Diğer Yazıları